İşitirsiniz, işitmişsinizdir yâhûd işitmeyenler işitsinler. Bir veliyye var, ismine Râbia derler. Tâcür-Ricâl Cenâb-ı Râbiatü'l Adeviyye kaddesallahu sırrahu'l-âlî Hazretleri. Hasan-ı Basrî diyor ki, "Ka`be'ye vardım, rûh-i Ka`be'yi göremedim, nereye gitdi diye sordum, melekler, Râbia Ka`be'ye geliyor, Ka`be O'nu karşılamaya gitdi dediler. İşte O, bu Râbia. Yani, Allah'ı öyle sevmiş, Allah O'nu öyle sevmiş. Sen de böyle olacaksın. Bizim hepimizde bu isti'dâd vardır. Çünkü biz Muhammedîyiz yani Resûlullah'a bağlıyız, Resûlullah'ın bendesiyiz. Fakat sâhib olduğun hazîneden senin haberin yok.
Biz şimdi Râbiatü'l-Adeviyye'ye gelelim. Râbiatü'l-Adeviyye'ye, "tâcü'r-ricâl" denilmişdir, "tâcü'r-ricâl" demek evliyâullahın başı tâcı demekdir. Kadınlardan böyle insanlar var. Râbiatü'l-Adeviyye gibi birçok muhadderât-i islâmiyye vardır yani Allah indinde sevgili olan meşhûr kadınlar vardır. İşte Râbia'ya bu rütbeyi vermişler, "tâcü'r-ricâl" demişler. Nitekim bir çok evliyâullah O'ndan istifâde ederlerdi, gelirler Hazret-i Râbia'ya, sorular sorarlar, istiftâ ederler, bazı hususlarda O'ndan fetvâ alırlardı, istifâde ederlerdi.
Zehî dil kim münevverdir bugün nûr-i tecellâdan
Zehî cân kim mu'attardır hevâ-yı 'aşk-ı Mevlâ'dan
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder