Erdal Demirkıran Sözleri

Ölümsüz olsak yaşamaktan bıkardık.

Hayat bu kimi ne yapar bilinmez, kime ne yapar hiç bilinmez…

Akli basinda olan hiçbir insan, ömrünün üçte birini yastiga bagislamaz.

Erkek kusuru görmez; kadın, gördüğü kusurlardan kale yapar, içinde yaşar.

Ayağında nasır olan bir koşucunun, o nasırdan kurtulmadığı sürece dünya şampiyonu olma ihtimali yoktur.

Kadınlar erkeklerden daha unutkan olmalarına rağmen kin konusunda dünya şampiyonudurlar.

Aşk diye bir şey yoktur! Fiziksel ilişki ihtiyacı ile yaşamda bir eş olmak gibi rasyonel gereksinimler vardır.

Kadın erkeğin geleceğine, erkek kadının geçmişine bakar.

Size göre peşinde milyonlar varsa kıymetliydi bir insan.

Babamı 48 yaşında kahrından öldüren şey, sizin “yemeğin yadına bakmadan tuz atmak”tan ibaret saydığınız önyargıydı.

“İşsiz birinin nesi dahidir?” diye düşünebilirsiniz çünkü siz “deha”yı hala cüzdanlarda arıyorsunuz.

Bütün hastaneler aynı kokmak zorunda mıydı? Hepsi aynı yerden mi alıyordu temizlik malzemelerini ya da hiç mi kimse çıkıp da çilek kokulu deterjan üretmeyi akıl edemiyordu?

Sen sen ol, aydınlıkta küfrettiğinden karanlıkta özür dileme.

Kadın kendisini eleştirenleri, erkekse kendini geliştirenleri asla unutmaz.

Büyük mucitlerin eşlerinden söz ediliyor kitapta. Sokrat’ın “Mutlaka evlenin; karınız iyiyse mutlu, kötüyse filozof olursunuz.” gibi, yağmur yağdığı zaman eşi korkan Frankli’nin paratoneri bulması ve eşinin nasıl tepki verdiği gibi.

Öyleyse ‘hariç kadın’ kocasına bağırıp çağırmanın, ağlayıp zırlamanın, dırdır etmenin, kafa ütülemenin ezikliğine girmek yerine; kendine odaklanıp zirve seviyelerde işler yaparak hayranlık uyandırana denir.

Kadın dediğin bilir, üniversite eş aranacak değil çalışarak eşsiz olunacak yerdir.

‘Beni taşıyabilecek bir erkek istiyorum.’ diyen kadını taşımak hiç te zor değildir çünkü o, bu sözüyle ne kadar hafif olduğunu bizzat koymuştur ortaya.

Bir kadın düşün ki kendisini istemeye gelen adamın mesleğiyle hava atıyor, mesleğini beğenmediği ötekine. ‘Beni ne doktorlar ne mühendisler istedi!’ diyor, bu nedir Allah aşkına? Avukat olmak yerine avukatla evlenmek ne büyük bir travmadır öyle?

Unutma ki sen hala bir insansın. Yani profesyonelce yalan söyleyebilen, kendini ispat etmeye çalışan, sürekli ukalalık yapan ve her şeyi yanlış bilen o garip şeysin..

Bu arada gün, çikolata yediği anlaşılmasın diye gizlice ağzını silen bir çocuk gibi usul usul nöbetini geceye devretmeye hazırlanıyordu.

Sen sadece çalışıyordun..İçindeki Da Vinci’liğin kabarıyor, EFSANE oluyordun. Ya da çalışmıyor, içinde ki Da Vinci’yi gömüyor” PÜFSANE ” oluyordun..

Sen düşünmeyi reddeden harika bir salaksın…Birazcık düşünsen okullarla, işyerlerini, fabrikaları, bankaları aynı saatte açıp sonra da ‘Trafik neden bu kadar kalabalık? ‘demezdin?

İnsan bir fanusun içinde hep bir fazlası için yaşar’ diyebiliriz. Zindanda ya da zirvede olması hiç farklı değil yani. O halde nerede olursa olsun, nasıl olursa olsun, daima yapabileceğinin en iyisini yapmalı insan.

Ortalama 60 sene yaşar insan ve tembellik en son insana yakışır; ama ne yaparsın bazıları özeniyor ağustos böceğine!

Her birimiz bir dahiyiz; ama bunun farkında değiliz. Sorunlarımızın çözümü çok kolay; ama bir türlü göremiyoruz.

Kadına ‘Sana hayatın şifresini veriyorum!’de ‘Yaa şu an hazırlanıyorum sonra versen olmaz mıı?’ der

Erkek fırsatçıdır: çocuğu olmayan evli çiftlerde sorun erkekteyse kadın bırakıp da gitmez kocasını ama tam tersiyse erkek dakika durmaz, çocuğu bahane ederek eline geçen bu ikinci kadın fırsatını asla kaçırmaz.

Kızlar bana pek bakmıyor ama, “karım böyle düşünüyorsa demek ki bende de potansiyel var” diyerek kendini iyi hissedip harekete geçiyor olabilir mi?

Diyet yapmanın hayali, diyet yapmaktan çok daha fazla heyecanlandırır kadını.

Kadınlar diyet yapıp zayıflamaktan daha çok, diyet yaptıklarını, iradelerini kontrol edebildiklerini konuya komşuya göstermek isterler fakat işin en garip yanı ne biliyor musun? Bir yere gittiklerinde diğer masadaki kadınlar yemek yiyorlarsa onlardan geri kalmamak adına yarışa girer ilgililerle restoranda otelde, günlerde gecelerde…

‘Haklısın!’ Haklıyım da ne oldu? Benim haklı olmam sana ne kattı? Yanlışı düzeltmediğin sürece benim haklı olmamın kime ne faydası var?

Dakkada vazgeçtim bütün söylediklerimden zira sıradan olmak daha kolaydı. Kimseye bir şey ispatlamak gerekmiyordu. Köşede sessiz sessiz ölünüyordu. Mutluydu da herkes.

Bu dünyada iki kişiden harbiden bir halt olmaz: Biri kaslı vücuduyla öne çıkmaya çalışan erkek öteki de dudaklarını öne uzatarak şirinlik yapan kadın. Fiziksel zenginliğini zihinsel melekelerine tercih eden fikir fukaralarından hiçbir zaman hiçbir şey olmaz.

Bir kişinin arabasına bakıp cebindeki parayı anlamaya çalışıyordunuz hatta kolundaki saatin markasıyla onun bütün cehaletinin üstünü örtüyordunuz.

Tavsiye:Kızım,siz günlük filan tutmayın;direkt çocuğun adını soyadını,adresini telefonunu bir kağıda yazın ve doğrudan babanızın cebine koyun.Valla bu daha az riskli çünkü adamın aklına asla onun o çocuk olduğu gelmez ‘Bu ne ya?’der yırtar atar kağıdı ama sen riske girme;o yırttıkça yenisini koy babanın cebine,e mi ‘?

Kadının sır konusundaki en büyük başarısı.Sırra kadem basmaktır.

Kadına ‘Sana hayatın şifresini veriyorum!’de ‘Yaa şu an hazırlanıyorum sonra versen olmaz mıı?’der

Cımbızlama uyarısı:Bir kadına olasılıkla yaklaşırsanız onun olmama ihtimali olanaksızdır artık.Geçmiş olsun!

Kadınlar gerçekçidir zira çoğu bir yere kadar aptal olduğunu ‘o kadar da aptal diilim.’ diyerek itiraf etmekten çekinmemiştir.

Bazı kadınların soyadını çıkarınca geriye hiçbir şey kalmaz ya da hiçbir şey kalır.

Kadın,dağları delene aşık olur ama eve su getiren ile evlenir.

Öyleyse düzeltelim:Her başarılı erkeğin arkasında onun kanını emen bir kadın vardır!

Bazı kadınların suskunluğu asaletinden sanılır ama bir yanılgıdır bu zira bir kadın asaletinden sustuğu gibi hinliğinden de susuyor olabilir.

Bazı kadınlar sadece ayakkabısının topuğu kadar yükselebilir..!

Akıllı adam en büyük sıkıntıya üç dakika üzülür zira dördüncü dakikada elinde acısı değil çözümü vardır.

Sıradan bir şarkıcı için intihar etmeye kalkan fakat ‘inanıyorum’ dediği ilah için kılını bile kıpırdatmayanları düşünecek olursak zaten insanlar şarkıcıya, türkücüye, artiste, aktriste, gıvıra zıvıra tapıyordu açık açık.

Farklı olmak için asla çabalama çünkü herkes bunu yapıyor ve hepsi de bu yüzden birbirine benziyor. Sen sadece fabrika ayarlarına geri dön yeter, eşsizsin bunu fark et!