Râbia Sultân bir münâcâtında Cenâb-ı Hakk'a şöyle niyâz ediyor :
Allahım! Dünyâdan nasîbim ne ise onu kâfirlere, âhiretden nasîbim ne ise onu da günâhkâr mü'minlere ver. Dünyâdan istediğim tek şey senin zikrin, ukbâdan istediğim ise sâdece senin cemâlini görmekdir. Allahım! Senden istediğim ne kudret helvası ve ne de bıldırcın etidir. Dünyâyı da istemem, ukbâyı da istemem ancak senin cemâlini görmek isterim.Lafa gelince, "Ben Allah'ı seviyorum" demek çok kolaydır ama dünyâ nimetlerinden vazgeçebilmek kolay mıdır? Hele birde dünyâdaki nasîbini hiç sevmediği ya da tanımadığı insanlara bahşedebilmek her yiğidin harcı mıdır? Haydi diyelim ki yiğidin biri çıkdı ve dünyâdan da vazgeçdi ve nasîbini başkalarına bezl eyledi, peki aynı kişi âhiretden de böyle vazgeçebilir mi?
"Allahım! Beni senden uzaklaştıran herşeyden ve seninle benim arama giren her hâlden sana sığınırım" diye istiâze eden ve sabahlara kadar zikrullah ile meşgûl olan bu büyük veliyye diğer bir münâcâtında da şöyle niyâz ediyor :
Gözler uyudu, gâfiller uykuya daldı, bu günâhkâr Râbia ise senin huzûrunda bulunmakdadır, lutuf ve rahmet nazarınla onu uykudan ve sana hizmetden alıkoyacak gafletden koru. İzzetin ve celâlin hakkı için, ne gece, ne gündüz, senin hizmetinden bir an bile fâriğ olup uyumak istemem, uyursam ancak seni bulmak ümîdiyle bir an için uyurum.Râbia Sultan, yine bir gece münâcâtında şöyle niyâz ediyor :
Allahım! Yıldızlar parladı, gözler uykuya daldı, bütün pâdişâhlar kapılarını kapattılar, herkes sevgilisi ile halvet oldu, işte ben de senin huzûrunda yerimi aldım.Râbia Sultan gece boyunca Cenâb-ı Hakk'a yalvarıp yakardıkdan sonra sabahın ilk ışıkları ile şu âşıkâne niyâzı yapıyor :
Allahım! İşte gece geçti, gitti ve günün aydınlığı ortaya yayıldı. Âh, acabâ gecemi kabûl ettin mi? Bunu bilsem de sevinsem. Reddettinse ona da sabrederim. Her zaman dilediğim ancak sensin. Beni ihyâ etsen de, beni kapından kovsan da yine seni isterim ve gönlümdeki aşkdan aslâ vazgeçmem.Şu da Râbia Sultan'ın âşıkâne münâcâtlarındandır :
Allahım! Eğer sana cehennem korkusundan dolayı ibâdet ediyorsam beni cehenneminde yak, eğer sana cennet arzusu ile ibâdet ediyorsam beni cennetinden mahrûm et. Sana ancak ve ancak senin aşkından dolayı ibâdet ediyorsam beni cemâlinden mahrûm etme.Râbia Sultan'ın aşkdaki samîmiyetini gösteren bir niyâzı da şudur :
Allahım! Bu dünyâ âleminde, dünyânın bütün nimetleri içinde, tek işim ve bütün arzum ancak senin zikrin, âhiret âleminde, âhiret nimetleri içinde, tek emelim de ancak sana kavuşmakdır. Bunlar benim arzularımdır ama sen nasıl istersen öyle yap, emir ve irâde senindir Allahım.
İki cihânı unutur sana gönül veren kişi
Yalan söyler 'âşık değil gözün senden ıran kişi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder