Ahmet Kaya Sözleri - Güzel Sözler, Güzel Mesajlar, Aşk Sözleri, Anlamlı Sözler

Breaking

Home Top Ad

Responsive Ads Here

Post Top Ad

Responsive Ads Here

12 Nisan 2019 Cuma

Ahmet Kaya Sözleri

Hesabım kalsın mahşere, elimi yıkar Giderim…

Sensiz geçmiyor bu günler biliyor musun…

Ben derdimi kimseye söyleyemedim.

Tutsam şu karanlığı tutsam da yırtsam.

Ah ne fayda ah ne fayda… Kefen beyaz ah ne fayda…

Şimdi saat yokluğunun belası, sensiz gelen sabaha günaydın..

Kısa çöp uzun çöpten hakkını alır elbette..

Şimdi bütün iyi niyetlerimi, bir bir yargılayıp asıyorum…

Söyle yağmur söyle. Değmeden yüreğime. Söyle gökyüzüne. O nerde…

Artık sigarayı günde üç pakete çıkardım. Olsun gözüm olsun. Ne olacaksa olsun!

Dibine vurmuş gecelerden geldim, yalanım yok. Bir cebimde küfür, bir cebimde çocuklara şekerle yaşadım. Hepinizin gurbetindeyim şimdi.

Kırmızı rujlu sokakların, aşağılık pazarlıkların, adı anılmayacak benle. Bir çiçeğim halk ormanında fışkırdım, başkaldırıyorum.

Sonbahar damlardı damlarımıza, biz seninle sararırdık. Aydınlanlansın diye şu kirli yüzler, biz durmadan şavaşırdık.

Çeketimi yağmurlara astığımdan beri, tehlikeli şiirler yazar dünyaya sataşırım.

Gözüm yaşarıyor yüreğim yanıyor, olmasaydı sonumuz böyle…

Bırak ay gitsin, sen kal bu gece…

Bir ben kaldım, bir ben kaldım, tenhasında gecenin, avutulmamış ben..

Firarilerin uzmanı olmuşum, bütün telsizlerde adım okunur..

Hey gönül gene bu gece, kederim geceden yüce. Gel susalım beraberce, böyleymiş kara yazımız.

Geçip karşımda dursan. Hem bağırsan hem de kızsan. Beni kaleş/kaleşnikof ile vursan. Yine senin derdindeyim.

Yalnızlığım benim pasaklı kontesim, ne kadar rezil olursak o kadar iyi…

Giderim buralardan, giderim bir akşam üstü… Umurunda olmaz, umurunda olmaz, umurunda olmaz bilirim…

Firarilerin uzmanı olmuşum, bütün istasyonlarda afişim durur, beni bir çocuk bile vurur…

Kendine iyi bak.. Beni düşünme.. Su akar yatağını bulur..

Bir menekşe kokusunda seni aramak var ya, bu hep böyle böyle gider mi.

Parmak uçlarına değen sıcaklık, incinen bir hayatın yarasıdır.

Beni bilimle anla iki gözüm felsefeyle anla ve tarihle yargıla.

Dışarıda kar yağıyor, benim içime yağmur…

Kokunu verirken vazomda güller, yıkar mı sandın beni bu yalancı ayrılık.

Şimdi gözlerime ağlamayı öğrettin, ki bu yaşlar utangaç boynunun kolyesi olsun…

Sakin göllerin kuğusuyduk, olmasaydı sonumuz böyle.

Dün gece gördüm düşümde, seni özledim anne. Gözlerinden akan bendim. Düştüm göğsüne, söyle canın yandımı anne..

Yüzlerce soğuk namlu üzerime çevrildi, yüzlerce demir tetik aynı anda gerildi.

Ağladım gözyaşlarım düştü ateşe, yine de bu yangını söndüremedim.

Acılardan arta kalan işte bu bakışlarmış. Buğu diye gözlerimde, gün batımı bulutlarmış…

Giden bu yolculardan, en çok ben şanssızım. Ne kadar çok yaşadıysam, o kadar çok yalnızım.

 Sırtını duvara yaslar, sırtını ağaca yaslar susarsın. Sen artık hiçbir sözü, hiçbir sözü kaldıramazsın.

Bazen bir uçurum kalır, bazen de martıların ardından. Velvele koparan bir leş kalır, bir intihar gibi puşt olunca sevdalar.

Bu hasretlik kalır gitmez teninde! Eksilmez acılar ezik yüreğimde..

Dostlukmuş.. Ölüme yürümekmiş.. Üstüne titremekmiş.. Vefaymış! Aşk dediğin, zavallı bir kapıyı duvara çarpıp çıkıncaya kadarmış!

Sanki gökten kar yerine kan yağıyor, kar altında üşümüş bir çocuk ağlıyor. Yaşlı gözleriyle bana bakıyor, akan gözyaşını içesim gelir.

Varsın böyle geçsin yabancı günler, varsın canımı yaksın yine yalnızlık. Seninle doluyken baktığım dünler, yıkar mı sandın beni bu yalancı ayrılık.

Ben klasik bir kadere teslim olmak istemiyorum ve öldükten sonra değil, şimdi anlaşılmak istiyorum.

Bu dağlara bu yollara, toz eyledi aşk beni. Ben yanarım aşk için, ben yanarım gül için.

Sensiz geçmiyor bu günler biliyor musun. Yüreğine beni, beni soruyor musun? Öyle yalnız, yalnız kaldım biliyor musun, türküler söyledim sana duyuyor musun?

Haykırsam duyamazsın. Çağırsam gelemezsin. Yürekten sevemezsin sen.

İhanetin zincirini tutan utansın. Dönüp arkasına bakan utansın. Dost diye bağrıma bastığım insanlar, arkamı dönünce vuran utansın.

Ben hep uçurum kıyılarında dolaşmayı, hep rüzgara karşı koşmayı, uğultulu bir hayatın sesini ve öfkesini ciğerlerimde hissetmeyi, aşkı, devrimleri, başkaldırmayı, muhalif olmayı cesareti sevdim. Ve böyle yaşadım.

Dostum dostum güzel dostum. Bu ne beter çizgidir bu. Bu ne çıldırtan denge. Yaprak döker bir yanımız, bir yanımız bahar bahçe.

İki damla gözyaşımla satıldım pazarlarda, kırdılar yüreğimi kırdılar azarlarla, sürgünlere yolladılar sabah dörtte yağmurlarla; Ben yandım, siz yanmayın ALLAH aşkına…

Dibine vurmuş gecelerden geldim. Yalanım yok. Bir cebimde küfür, bir cebimde çocuklara şekerle yaşadım. Hepinizin gurbetindeyim şimdi…

Bana böylesi garip duygular bilmem neye gelir, nereye gider döndüm işte acı yüreğimden beynime sızar, Bu Günde Ölmedim Anne.

Yanımdasın susuyorsun. Susuyor konuşmuyorsun. Bakıyor görmüyorsun. Dokunsan donacağım. İçimde intihar korkusu var. Bir gülsen ağlayacağım, bir gülsen kendimi bulacağım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Post Bottom Ad

Responsive Ads Here